Bir Ruhun Feryadı

 


Bir Ruhun Feryadı

Soğuk bir kış akşamıydı. Pencerenin ardında savrulan kar taneleri, onun ruhundaki karmaşayı yansıtıyordu. Sessizlikte oturuyordu, elinde bir kalem, önünde boş bir kağıt. Düşünceleri ise bir fırtına gibiydi.

“Sevgi nedir?” diye düşündü. Onun gözlerinde sevgi, bedenin ötesine geçmekti; bir ruhu tüm çıplaklığıyla görmek ve onunla bütünleşmekti. Ama onun için sevgi, yalnızca fiziksel bir çekimden ibaretti, gelip geçici bir tutku. Ve bu fark, aralarına aşılması güç bir uçurum koymuştu.

"Ben seni ruhunla sevdim," diye mırıldandı kendi kendine. "Senin içindeki karmaşayı, gizli hüzünlerini, belki de kendinden bile sakladığın yaralarını gördüm ve onlarla bir oldum. Ama sen... Sen benim ruhuma dokunmayı hiç istemedin. Çünkü senin gözlerin sadece dışarıyı görüyordu, içimi değil."

Kafasını kaldırdı, uzaktaki karanlık ufka baktı. İçindeki kırgınlık, kelimelere dökülemeyecek kadar derindi. Onunla aynı şeyleri hissetmediğini, aynı dili konuşamadıklarını her geçen gün daha fazla anlıyordu. Sevgi, onun için bir özgürlük, bir iyileşme alanıydı. Ama o, sevgiyi bir oyun gibi görmüştü. Bir kazanç ya da kayıp olarak değerlendirmişti.

"Ruhuna iyi gelen birini bulmak," diye düşündü, "hayatta elde edilebilecek en büyük mucizelerden biri. Ama sen, o mucizeyi yok ettin. Sana dokunduğumda, seni anladığımda, seni sarıp sarmaladığımda hissetmedin. Belki de hissetmek istemedin."

Kağıdın üzerine birkaç kelime yazdı:

"Ruhu severim ben. Seninle aynı şeyi sevmedik, bu yüzden kopuyoruz. Çünkü ruh, senin gözlerine yabancı. Çünkü sevgi, senin için yalnızca geçici bir sıcaklık. Oysa benim için sevgi, ebedi bir ışık."

Son cümleyi yazdığında, gözlerinden birkaç damla yaş düştü. Kağıt ıslandı, ama o durmadı. Çünkü bu, onun içindeki feryadın bir parçasıydı. O feryadı kağıda dökmek, belki de içindeki acıyı biraz olsun hafifletecekti.

Ve sonunda, elindeki kalemi masaya bıraktı. Kağıda son bir kez baktı ve mırıldandı:

“Sevginin değerini bilmeyen bir kalpte, ruhumun huzur bulmasını bekleyemem.”

Dışarıda kar hala yağıyordu. Ama artık ruhu, sessizlikte biraz daha huzur bulmuştu.


Yorum Gönder

Daha yeniDaha eski