Sporda Başarı Güdülenmesi
Spor psikolojisi alanında oldukça sık kullanılan kuramsal yaklaşımların başında “Başarı Güdülenmesi Kuramı (Achievement Motivation Theory)” gelmektedir. Kuram, Murray (1938) tarafından ortaya atılmış olmakla beraber Mc Clelland, Atkinson ve arkadaşları (1984) tarafından geliştirilmiştir. En temel anlamıyla başarı güdülenmesi, sporcunun başarmaya yönelmesi, başarısızlıkla karşılaşsa dahi göreve devam etmesi ve başarının gururunu yaşaması olarak tanımlanmaktadır. Başarı Gereksinimi Kuramı, davranışın önemli belirleyicisi olarak kişisel ve durumsal faktörler üzerinde duran etkileşimsel bir görüştür.
Başarı güdülenmesi yaklaşımı, sportif davranımın "Başarıya
Ulaşma Güdüsü-BUG" ve "Başarısızlıktan Kaçınma Güdüsü-BKG"
olarak isimlendirilen iki temel güdü sonucu ortaya çıktığından söz eder.
Başarıya Ulaşma Güdüsü, “başarı durumlarında gurur yaşama ya da doyum almak
için genel kapasite”; Başarısızlıktan Kaçınma Güdüsü ise “başarısızlık
sonucunda utanç yaşama ve küçük düşme kapasitesi” olarak açıklanmaktadır.
Başarı Güdülenmesi kapsamında öne sürülen bir diğer kuramsal yaklaşım ise Weiner (1985) tarafından geliştirilen “Yükleme Kuramı” (attribution theory)’dır. Yüklemeler, bireyin yaşadığı olay, durum veya ortaya çıkan sonuçların nedenlerine ilişkin yaptıkları açıklamalarıdır İfade edilen yüklemeler de denetim odağı (içsel/ dışsal), istikrarlılık (istikrarlı/ istikrarsız) ve kontrol edilebilirlik (kontrol edilebilir/ kontrol edilemez) olarak adlandırılan üç nedensel boyutta açıklanmaktadır.
Başarı güdülenmesi bir işi ustalıkla yapma, görevi mükemmelce başarma, engellerin üstesinden gelme ve diğerlerinden iyi performans gösterebilme çabasıdır. Başarı Hedefleri Kuramı, bireyin eylemindeki temel başarı hedeflerinin sporcu davranımı açıklayabilmede önemli olduğunu savunur.
Birey, yaşamda bir veya daha fazla alanda başarılı olmak, bu sayede haz, güven ve gurur gibi olumlu duygular yaşamak ister. Sonuç olarak, başarı güdülenmesini bireyin herhangi bir konuda başarılı olmak için çabalaması, yenilgi ile karşılaşmasına rağmen ısrar etmesi ve başarı sayesinde yaşayacağı gururu düşünerek hedefe yönelmesi olarak ifade edilebilir.
Mcclelland-Atkinson'un Başarı Gereksinmesi Kuramı
McClelland (1961)’e göre insan davranışlarını şekillendiren
gereksinmeler kişilerarası ilişkilerde, akademik yaşamda, iş performansı
üzerinde (ki spor alanı da bu kapsamda değerlendirilmelidir) önemli etkiye
sahiptir. Bu yaklaşımda Mcclelland ve Atkinson bazı gereksinmeler üzerinde dururlar. Bunlar;
Başarı Gereksinmesi:
Murray (1955) bu gereksinmeyi “zorlukların üstesinden gelme, gücünü kullanma,
zor olan şeyleri hızlı ve iyi bir biçimde yapma çabası” şeklinde tanımlarken
MClelland (1976) ise “işini iyi yapma, kusursuzluk standartlarıyla rekabet
edebileceği eylemlere yönelme” şeklinde açıklamıştır. McClelland ve Atkinson
(1961)’e göre başarı gereksinmesi öğrenilmiş ve istikrarlı bir özelliktir.
Güç Gereksinmesi:
Bireyin başkalarını etkilemek için tüm imkanlarını kullanarak doyuma ulaşması
eğilimi olarak tanımlanmaktadır.
Yakın İlişki Gereksinmesi:
Yakın ilişki gereksinimi ise diğer insanlarla duygu ve düşüncelerin
paylaşılarak tatmin olunmasını içermektedir.
İnsanoğlunun birçok gereksinmesi vardır, bu gereksinmelerin en önemlileri ise “başarı”, “güç” ve “yakın ilişki” gereksinmeleridir. Başarı gereksinmesi başarıya ulaşma güdüsü (BUG) ile başarısızlıktan kaçınma güdüsü (BKG) arasındaki farktır.
Başarıya ulaşma güdüsü
(BUG), bir sporcunun ilginç, heyecan yaratan aktiviteye yönelmesi ve
belirsizlik araması yönündeki içsel güdüsünü anlatmaktadır.
Başarısızlıktan Kaçınma Güdüsü (BKG)
ise bilişsel kaygıyla ilişkili olup, başarısızlık yaşanması durumunda utanç
yaşama ve küçük düşme kapasitesini anlatmaktadır.
Başarı güdülenmesi kuramını oluşturan 5
temel unsur; kişilik faktörleri, durumsal faktörler,
davranışsal eğilimler, duygusal tepkiler ve başarma davranışlarıdır. Bunları kısaca açıklarsak;
Kişilik Faktörleri
Başarıya ulaşma güdüsü yüksek olan sporcular başarıya
ulaşma konusunda daha yüksek motivasyona sahiplerdir, kendi yeteneklerinin
değerlendirileceği ortamları ararlar, başarısı olma olasılıkları onlar için
endişe ve kaygı yaratan bir durum değildir.
Başarı gereksinmesi düşük ve başarısızlıktan kaçınma
güdüsü yüksek olan sporcular ise başarı durumlarını arama ve yönelme konusunda
düşük motivasyona sahiplerdir, çünkü başarısızlık yaşamaları durumunda
yaşayacakları utanca ve mahcubiyete odaklandıklarından bu durumlar onlar için
kaygı yaratıcıdır.
Durumsal Faktörler
Başarı
güdülenmesi kuramındaki ikinci önemli etmen olan durumsal faktörler başarı
olasılığı (probability of success-BO) ve başarının özendirici değeri (incentive
value of success) olarak adlandırılmaktadır. Başarı olasılığı (BO) kişinin kime
karşı yarıştığının, görevin güçlüğünün ve geçmiş performans başarılarının
değerlendirilmesi ile varılan sonuçtur. Örneğin, daha önce defalarca
karşılaştığınız ve her seferinde farklı skorla geçtiğiniz bir rakiple yeniden
eşleştiğinizi düşünün. Normal şartlar altında (sakatlığınızın olmadığı) bu
rakibe karşı tekrar kazanma olasılığınız %100’ e yakındır. Başarının özendirici
değeri (BÖD) ise başarı olasılığıyla ve yeni görevin özelliğiyle doğrudan
ilişkilidir. Başarının özendirici değeri, 1’den başarı olasılığının
çıkarılmasıyla elde edilen değerdir (BÖD= 1- BO) başarı olasılığıyla doğrudan
ilişkilidir.
Başarıya ulaşma güdüsü yüksek olan sporcular yeteneklerinin sınanacağı ortamları ararlar. Başarı güdülenmesi düşük olan sporcular riskin ve sürprizin çok az olduğu durumları ararlar.
Davranışsal Eğilimler
Davranışsal eğilimler aynı zamanda kişilik
faktörlerine bağlı olarak pozitif (yaklaşma) ya da negatif (kaçınma) biçimde
olacaktır. Sporcunun başarıya ulaşma güdüsü, başarısızlıktan kaçınma güdüsünden
güçlü ise sporcunun davranışsal eğilimi pozitif olacak ve sporcu mücadele
durumlarına yaklaşma eğilimi gösterecektir.
Duygusal Tepkiler
Başarı gereksinmesi kuramının dördüncü bileşeni olan duygusal tepkiler, daha çok sporcunun yaşadığı gurur ve utanç durumlarıyla ilişkilidir. Başarı gereksinmesi oldukça yüksek ve oldukça düşük olan sporcular gurur duygusunu yaşamak isterken, utanç duygusunu yaşamaktan da kaçınmayı arzularlar. Başarı gereksinmesi yüksek sporcular, mücadele gerektiren, orta derecede risk taşıyan durumları tercih ederler.
Başarı Davranışı
Başarı
gereksinmesi kuramının beşinci bileşeni, başarı davranışı olarak adlandırılan
faktör diğer dört bileşenin bir sonucudur. Başarı gereksinmesi güçlü olan
sporcular, daha çok mücadele gerektiren durumları seçerler, orta derecede risk
taşıyan durumları tercih ederler ve en önemlisi de değerlendirilmenin olduğu
durumlarda daha yüksek performans gösterirler.
Başarı gereksinmesi zayıf olan sporcular orta düzeyde
risk içeren görevlerden ve mücadele gerektiren durumlardan kaçınırlar.
Değerlendirmenin olduğu durumları risk olarak algılar ve başarısızlık durumunda
utanç yaşayacaklarına inandıklarından başarısızlıktan kaçınmak isterler.
Harter'in Yeterlilik Güdüsü Kuramı
Harter’ a göre insanlar için bilişsel, sosyal ve fiziksel (spor) olmak üzere üç temel başarı alanı vardır. Susan Harter (1978, 1981) tarafından literatüre kazandırılan Yeterlik Güdülenmesi Kuramı, yeterlik algısı ve içsel güdülenme üzerine inşa edilmiştir.
Yeterlik Güdülenmesi Kuramı, tüm insanların farklı
başarı alanlarında ustalaşmak ve yeterlik göstermek üzere içsel olarak
güdülendiklerini ve bu alanlarda başarılı olmak üzere davrandıklarını öne
sürer. Harter’ a göre bilişsel (akademik), sosyal (iletişim ve arkadaşlık) ve
fiziksel (oyun ve spor) olmak üzere üç temel başarı alanı vardır.
Harter’ın önemle üzerinde durduğu bir diğer nokta ise “diğer insanların etkisi”dir. Sporcu için önemli olan diğer insanlar (anne- baba, antrenör, eşarkadaş, yönetici vs.) ya pekiştirme yoluyla ya da model alma yoluyla bireyin yeterlik algılarının oluşmasına katkıda bulunurlar. Ebeveyn, antrenör, arkadaş, yönetici vs. geribildirimleri sporcunun yeterlik algısının oluşmasına etki etmektedir.
Başarı Hedefi Kuramı
Başarı Hedefi Kuramı ilk olarak Nicholls (1984) tarafından ortaya atılmıştır. Başarı güdülenmesi bireyin kendi yetenek ve başarılarını algılamasına odaklanır ve başarının birey için ne anlama geldiğini anlamaya çalışır. Birey kendi başarısı ve yeteneği hakkında karara varırken ya kendi geçmiş performans standartlarına ya da kendisine benzeyen diğer insanların performans standartlarına bakarak bir karşılaştırma yapar ve bir hedef belirler. Sporcunun başarı ve başarısızlığı yorumlama şekli ve yeteneğiyle ilgili kararı hedef yönelimini ortaya koyar.
Sporda Ego ve Görev Yönelimli Hedefler
Görev yönelimli olan sporcular yeni beceriler öğrenme, öğrendiği beceri ve görevde ustalaşma ve sıkı çalışma üzerine odaklanmaktadır. Görev yönelimli sporcular ancak maksimum çaba göstererek yeterlik düzeyine erişeceklerine inanırlar, referans noktaları kendileridir. Görev yönelimli sporcu için rakibin kim olduğu ya da rakibin beceri düzeyi kaygı yaratan bir durum değildir.
Görev yönelimli sporcular
için hedef diğerlerini yenmek değil, kendi beceri düzeylerini arttırmak
olduğundan yalnızca yarışma sırasında değil, antrenman sırasında da sıkı
çalışmaya ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırlar. Zor görevleri
üstlenmeye istekli ve başarısızlığa direnme konusunda da ısrarcıdırlar.
Ego yönelimi ise “en iyi” olmayı hedefleyen yönelimdir. Ego yönelimli sporcular kendi üstün yeteneklerini diğerlerine gösterme ve kanıtlama üzerinde yoğunlaşmaktadır. Ego yönelimli sporcular kendilerini takım arkadaşlarıyla ya da rakipleriyle kıyaslayarak yeterlikleri hakkında bir karara varırlar, ancak kazandıklarında ve diğerlerinden üstün olduklarında haz duygusunu yaşarlar. Ego yönelimli sporcular için dışsal ödüller, diğer insanlar tarafından takdir edilmek ve onaylanmak oldukça önemlidir.
Bernard Weiner'in Yükleme Kuramı (Atıf Kuramı)
Yüklemeler (attributions), kişinin hem kendi davranışlarının hem de diğer insanların davranışlarının nedenlerine ilişkin olarak yaptıkları yorum ve açıklamalardır. Yükleme Kuramı (Attribution Theory) da insanların bir olayı, davranışı ya da kendisini anlamak üzere ortaya koyduğu çıkarımlarıyla ilgilidir. Kuram, motivasyonun bilişsel kuramı olarak da bilinir. Yükleme Kuramı’nın öncüsü Heider’dır ve kuram Heider’ın (1958) sağduyu psikolojisi adını verdiği çalışmalarla başlamıştır. Yüklemeler, kişinin hem kendi davranışlarının hem de diğer insanların davranışlarının nedenlerine ilişkin olarak yaptıkları yorum ve açıklamalardır.
Yüklemeler;
İstikrarlılık, nedensellik odağı ve kontrol edilebilirlik olmak üzere üç temel
boyutta ele alınmaktadır. Konunun anlaşılması açısından bunları açıklamak durumundayız.
İstikrarlılık (istikrarlı/istikrarsız) boyutu, ifade edilen yüklemelerin zamanla değişip değişmeyeceğini ifade eder. Yetenek, kişilik, görevin güçlüğü gibi süreç içerisinde kolayca değişmeyen faktörler istikrarlılık boyutuna; çaba, şans, duygu durumu ve yorgunluk gibi süreç içerisinde kolayca değişebilen faktörler ise istikrarsızlık boyutuna örnek olarak verilebilir. Diğer taraftan, çaba, şans, duygu durumu ve yorgunluk gibi faktörler ise zaman içerisinde kolaylıkla değişebilen faktörler olduğundan istikrarsız yüklemelerdir.
Nedensellik odağı (içsel/dışsal)
boyutu, insanların performans ve başarı/başarısızlıkla ilgili sonuçlara ilişkin
olarak yaptıkları açıklamaların dışsal olup olmadığını ya da kişiyle ilgili
olup olmadığını anlatmaktadır.
Kontrol edilebilirlik boyutu
başarı ya da başarısızlığa yol açtığı düşünülen nedenin kişinin kontrolü
altında olup olmamasını ifade etmektedir.
Sporcular, başarı ve başarısızlıklarına ilişkin
nedensel yargılara varırken geçmiş yaşantılarından veya aynı görevi yapan diğer
insanların başarı durumlarıyla ilgili kıyaslamalardan yararlanırlar.
Dolayısıyla, nedensel yüklemeler sporcuların gelecekteki motivasyonlarını,
gösterecekleri çabayı ve performanslarını etkileyeceğinden oldukça önemlidir.
Nedensel Yüklemeler ve Duygusal Tepkiler
Müsabaka sonuçlarına yapılan içsel ve dışsal yüklemeler sporcuda farklı duyguları ortaya çıkaracaktır. Başarı ve başarısızlığın nedenleri ne olursa olsun, sporcu pozitif veya negatif duygular yaşayacaktır. Ancak yaşanacak duygular sonuçla alakalı duygular ve yapılan yüklemelerle alakalı duygular olarak farklılaşmaktadır. Bu farklılaşmayı daha iyi anlamak için İçsel ve Dışsal Yüklenmelerin başarılı ve başarısız sonuçlarına bakmamız gerekmektedir.
İçsel yüklenmeler
Başarılı sonuçlar; gurur, güven, yeterlilik, haz
Başarısız sonuçlar; suçluluk, utanç, yetersizlik,
depresyon
Dışsal Yüklenmeler
Başarılı sonuçlar; şükran, minnettarlık, şans
Başarısız sonuçlar; öfke, şaşkınlık, hayret
Başarısızlığa yapılan içsel yüklemeler benlik saygısı ve duygular üzerinde daha büyük etkiye sahiptir.