Sporcularda Özgüven ve Özyeterlilik

 

Benlik ve Benlikle İlişkili Kavramların Tanımlanması

Özgüven, bir sporcuyu başarıya götüren ve rakiplerinden bir adım önde olmasını sağlayan en önemli unsurlardandır. Davranışların en önemli belirleyicilerinden biri olan özgüven, bireyin kendisiyle ilgili yargı ve değerlendirmelerinin olumlu olmasını, olayları ve kendisini kontrol edebileceğini düşünmesini, kendisinin yeterli olduğuna inanmasını, kendisine değer vermesini, kendi özelliklerinin farkında olmasını ve kendini olduğu gibi kabul etmesini ve kendisiyle barışık olmasını anlatan bir özelliktir.

Sportif özgüven; sporcunun fiziksel becerileri öğrenip uygulamasını, psikolojik becerilere sahip olmasını, algısal becerileri kullanabilmesini, fiziksel özelliklerinden memnun olmasını anlatan çok boyutlu bir yapıdır.

Benlik ve Benlikle İlişkili Kavramların Tanımlanması

Benlik kavramı, bireyin kendisiyle ilgili farkındalığını, kendisini nasıl bir insan olarak değerlendirdiğini ortaya koyan, zaman içerisinde değişme özelliği gösteren dinamik, çok yönlü zihinsel bir yapıdır. Benlik kavramı bireyin kendini algılayış tarzı, yaşamında yerine getirdiği rollere ilişkin kendini nasıl gördüğünü; benlik saygısı ise bireyin kendisi ile ilgili duygu ve düşüncelerini içermektedir.

Benlik saygısı, bireyin kendini tanımlama biçimini yansıtan duygusal, bilişsel, toplumsal ve bedensel öğeleri içeren bir yapıdır. Benlik saygısı, bireyin kendini olduğundan aşağı ya da olduğundan üstün görmeksizin kendinden memnun olmasını, kendini beğenilmeye, sevilmeye değer bulmasını ve kendine güvenmesini sağlayan bir özelliktir. Benlik saygısı kişinin kendi kişisel değeri hakkında olumlu ya da olumsuz hissetmesidir. Benlik saygısı, sabit bir özellik değildir; zaman içerisinde ve durumdan duruma değişkenlik gösterebilir. Benlik kavramı bireyin kendisini nasıl algıladığıyla ilgilidir. Özyeterlik ise bireyin herhangi bir beceriyle ilişkili yetenek ve kapasitesine ilişkin algılarıdır.

Benlik Saygısının Gelişimi

 Benlik ve benlik saygısı konusunda araştırmalar yapan Coopersmith (1967, 1974) bireyin benlik saygısı gelişimini etkileyen dört faktörden söz etmiştir. Bunlar; 

• Bireyin yaşamlarındaki diğer önemli kişilerden kabul görme derecesi 

• Bireyin geçmişteki başarıları ve şu andaki statüsü

• Bireyin başarı beklentileri ve başarıya ulaşmak üzere gösterdiği çaba 

• Bireyin diğer insanlardan aldığı geribildirimler, onaylanıp onaylanmaması ve eleştirilere tepki verme şekli.

İlk çocukluk yıllarında, ailenin çocuğu kabul etmesi, saygı duyması, değer vermesi, ihtiyaçlarını karşılaması çocuğun benlik saygısının artmasına katkıda bulunacaktır. Diğer taraftan, çocuğun ailesi tarafından ihmal edilmesi, kendini değersiz olarak algılaması ise benlik saygısının azalmasına neden olacaktır. 

Benlik saygısı, anne-baba ile kurulan ilişkiler (özellikle ilk çocukluk döneminde), toplumsal yaşantılar ve diğer insanlarla olan ilişkilere bağlı olarak gelişmektedir.

Benlik Kavramının Boyutları

Genel Benlik Kavramı (Shavelson)

Akademik Benlik;  Fen, Matematik, Tarih ve Dil

Akademik Olmayan Benlik; Sosyal, Fiziksel ve Duygusal benliklerden oluştuğunu Shavelson söylememektedir.

Fiziksel Benlik Algısı

Fiziksel Benlik Algısı, bireyin psikomotor görevlerde (kuvvet, dayanıklılık, çabukluk, sürat gibi) ve fiziksel görünümünde (beden ölçüleri, dış görünüş gibi) kendini algılamasını ve değerlendirmesini içermektedir. Benlik, akademik ve akademik olmayan benlik olmak üzere iki temel alt boyuttan oluşur. Fiziksel Benlik ise akademik olmayan benliğin bir alt boyutudur.

Fiziksel benlik algısı, bireyin sosyal ortamlarda yer edinmeleri, sosyal beceri kazanmaları, çevreleriyle iletişim kurabilmeleri, özgüvenlerinin artması açısından oldukça önemlidir. Çocukluk ve ergenlik döneminde fiziksel olarak güçlü olmak onlara başarı ve prestij kazandıran bir özelliktir. Fiziksel benlik algısı, hem spora katılımı etkileyen hem de spora katılımdan etkilenen önemli bir parametredir. 

Vealey'in Sportif Öz-Güven Modeli

Sportif özgüven, sporcunun her hangi bir beceriyi yapabilme konusunda algıladığı yeterliktir. Özgüveni yüksek olan sporcular, başarıya ulaşmak için gereken fiziksel ve zihinsel becerilere sahip olduklarına inanırlar. Potansiyellerini ortaya çıkaracak, sınırlarını zorlayacak hedefler belirler ve bu hedeflere ulaşmak için çalışmayı arttırırlar. Yine özgüveni yüksek sporcular stresli durumlarda dahi sakin kalabilmeyi, daha olumlu düşüncelere odaklanabilmeyi başarırlar.

Vealey (1986) sportif öz-güven konusunda yaptığı çalışmalarda Sürekli Sportif Öz-Güven ve Durumluk Sportif Özgüven olmak üzere sportif güvenin iki türünden söz etmiştir. Sürekli Sportif Öz-Güven, bireyin spor alanında başarılı olmak için kendi becerilerine duyduğu genel inanç olarak tanımlarken Durumluk Sportif Özgüveni ise kişilerin sportif alanda başarılı olmak için kendi yeteneklerine belli zamanlarda ve belli görevlerde olan inancıdır. Vealey ve ark. (1998), sportif özgüveni oluşturan kaynakları belirlemek amacıyla yürüttüğü çalışmalar sonrasında, sportif özgüveni oluşturan dokuz kaynaktan olduğunu ortaya koymuşlardır. Bunlar; yeteneğin gösterilmesi, ustalık, sosyal destek, başkalarının deneyimi, liderin tarzı, fiziksel ve mental hazırlık, fiziksel benlik sunumu, çevresel konfor ve durumsal uygunluk olarak adlandırılmıştır. 

Sportif özgüven, sporcunun, kendisinden istenilen davranışı başarılı bir şekilde tamamlayacağına ya da belirlenen bir amacı gerçekleştirebileceğine dair inançlarıdır.

Sportif Güvenin Kaynakları

Yeteneğin Gösterilmesi, Ustalık, Sosyal Destek, Başkalarının Deneyimi, Liderin Tarzı, Fiziksel/ Mental Hazırlık, Fiziksel Benlik Sunumu Güven/Antrenman, Çevresel Konfor ve Durumsal Uygunluk.

Bandura’nın Özyeterlik Kuramı

Yeterlik inançları, yetkinlik beklentisi ve kendine yeterlik gibi farklı isimlerle de ifade edilen öz-yeterlik kavramı, Bandura (1977) tarafından ortaya konmuş ve farklı birçok disiplinde (psikoloji, eğitim, sağlık, sosyoloji, yönetim, spor, fiziksel aktivite vs) çalışılan önemli konu başlıklarından biri olmuştur. Öz-yeterlik inançları bireyin benlik bilgisinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Erken çocukluk yaşlarından itibaren oluşmaya başlayan yeterlik inançları, bireyin davranışlarını ve bu davranış sonuçlarının değerlendirilmesini etkileyen zihinsel süreçlerin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır (Bandura, 1995, 1997).

Öz- yeterlik, bireyin belli bir başarıya ya da performans düzeyine ulaşmak için kendi eylem ve davranışlarını organize etme ve gerçekleştirme kapasitesine ilişkin inançlarıdır. Öz-yeterlik sabit bir kişilik özelliği ya da genel bir eğilim olmaktan ziyade farklı alanlara özgü inançları ifade etmektedir. Öz- yeterlik inançları, bireyin var olan bilgi ve yeteneğini etkin biçimde performansa dönüştürebilmesini sağlayan bilişsel, duygusal ve güdüsel süreçleri etkileme potansiyeline sahiptir.

Bandura’nın Öz Yeterlik Kuramı’na göre bireyin öz-yeterlik inançları dört kaynaktan gelen bilgiye bağlı olarak oluşmaktadır. Bu kaynaklar performans başarıları, başkalarının deneyimi, sözel ikna ve fizyolojik durum olarak adlandırılmaktadır.

Yeterlilik Beklentileri

Özyeterlilik Kaynakları; Performans Başarıları, Başkalarının Deneyimi, Sözel İkna, Fizyolojik ve Duygusal Durumdur.  Özyeterlilik Kuramında Bandura Davranışı; Seçim, Çaba ve Sebat ile açıklamaya çalışır.  Sporcunun başarıya ulaşıp ulaşamayacağına, ya da verilen görevi yapıp yapamayacağına dair en net ve en güvenilir bilgiler doğrudan deneyim yoluyla elde edilebilir.

Performans Başarıları: Sporcunun öz-yeterlik algısının oluşmasında en önemli ve birincil kaynak sporcunun performans başarılarından yani geçmiş tecrübelerinden ve uzmanlık deneyimlerinden sağlanmaktadır.

Başkalarının Deneyimi (Model Alma): Öz-yeterlik inançlarının oluşmasında etkili olan bir diğer faktör başkalarının deneyimlerini dikkate almak ya da diğerlerini model almaktır. Seçilen modelin, sporcu ile benzerlik düzeyi (yaş, cinsiyet, tecrübe vs) ne kadar fazla ise modelin öz-yeterlik inançlarına olan etkisi de o denli fazla olacaktır.

Sözel İkna: Öz-yeterlik inançlarının üçüncü kaynağı sözel ikna ya da sözel inandırıcılıktır. Sözel ikna, önemli diğer kişilerin (antrenör, öğretmen, ebeveyn gibi) sporcunun performansına ya da kapasitesine ilişkin değerlendirmelerini ifade etmektedir.

Fizyolojik /Duygusal Durum: sporcuların, artan fizyolojik uyarılmışlık ve kaygı düzeyini başarılı performansın engelleyicisi olarak yorumlaması öz yeterlik inançlarının zayıflamasına; bu belirtileri müsabakaya hazır olduğunun göstergesi olarak yorumlaması ise öz-yeterlik inançlarının artmasına neden olacaktır. Sporcuların, müsabaka esnasında ya da öncesinde fizyolojik ve duygusal bazı belirtiler göstermesi gayet normaldir. Önemli olan nokta, sporcunun bu belirtileri nasıl yorumladığıdır.

Sportif Özgüveni Arttırma Stratejileri

Zihinsel Hazırlık: Sporcunun hem antrenmanlara hem de müsabakalara hazır olmak üzere belli zihinsel becerileri de edinmesi gerekir.

Hedef Belirleme: Özgüveni arttıran en önemli becerilerden bir diğeri de hedef belirlemedir. Kendi Kendine Konuşma: Sporcuların kendileriyle yaptıkları olumlu ya da olumsuz konuşmalar onların düşünce, duygu ve davranışlarını şekillendirmeleri açısından önemlidir.

Sportif özgüvenin artması için birincil koşul sporcunun fiziksel olarak hazır olmasıdır. Ayrıca, zihinsel hazırlık, imgeleme, hedef belirleme, kendi kendine konuşma becerileri de sportif özgüveni arttırır.  

2Yorumlar

Daha yeniDaha eski