Tanzimat Dönemine Ait Bazı Önemli Olaylar 'Sanayi'

 
SANAYİ 

1860 yıllarında geleneksel Osmanlı zanaatlarının ayakta kalabilmesi için “Islah-ı Sanayi Komisyonu” adı altında bir komisyon kurulmuş ve komisyon uzun çalışmalardan sonra bir rapor vermiştir. Bu komisyonun raporunda belirtiği sanayiin düzeltilmesi için öngörülen önlemleri 4 başlık altında toplanmıştır.[1]

1)    Gümrük vergilerinin artırılması

2)    Sanayi sergilerin açılması

3)    Sanayi okulların açılması

4)    Sanayi kollarında çalışan esnafın şirketler halinde örgütlenmesi ve büyümesi.

Sanayiyi teşvik etmek için Osmanlı hükümetleri başka önlemlerde almışlardır. Osmanlı hükümetleri sanayi alanında yatırım yapacaklara parasız arazi tahsisinden vergi muafiyetine kadar bir dizi kolaylıklar tanınmıştır. Ancak 19.yüzyıl ticaret anlaşmaları sanayinin oluşması için gerekli koruyucu tedbirlere imkân vermediğinden sanayi girişimleri birçok teşvik önlemlerine rağmen başarısızlıkla sonuçlanmıştır.[2]

 a)    Dokuma 

1812’de İşkodra’da dokuma sanayinde 200. Tir vana’da 2.000 tezgah çalışırken, 1831’de 40 ve 200’e düşmüştür. Halep’teki 4.000 tezgâhın çıkardığı iş 100 milyon kuruşken. 1814’ten sonra 8 milyon kuruşa düşmüştür. Ankara’da tiftik işleyen tezgâhlar azalmış 1836’da tiftik ihracatı tüm koruma önlemlerine karşın 24 bin okkaya düşmüştür. Diyarbakır, Amasya ve Edirne ‘de dokuma tezgâhları yok olmaya başlamıştır. 18282de İngiltere’den 465 bin sterlin değerinde pamuklu mal ithal edilirken 1831’de 1 milyon sterlinin üzerine çıkmıştır.[3] 

1835’te ordunun ihtiyacını karşılamak için fes imalathanesi kurulur. 1840’tan sonra İzmit Çuha, Hereke ve Bakırköy dokuma fabrikaları kurulmuştur. 1883’te Bursa’da ve su çarkıyla çalışan 14 ipek fabrikası kurulmuştur. 1800 başında kurularak 1810’da devlete geçen Beykoz’daki Debbağhane 1842’de makinelerle donatılarak seri üretime başlamıştır.[4] 

b)    Maden

1861’de Maadin Nizamnamesi çıkarılır. 54 maddeden oluşan Maadin Nizamnamesi, arama işletme, vergi, ocak ve fabrikaların çalışma şartları, mühendislerinin salahiyetlerini içeren beş bölüm vardır.

1828’de keşfedilen Zonguldak maden kömürünün işletmesi 1848’de Galatalı sarraf grubuna devredildi.

Makedonya’da dökümhaneler, Bulgaristan’da yüksek fırınlar, Bosna’da demirhaneler bulunmaktaydı.

Gümüş madeni: Denek maden, Gümüşhane, Hacıköyü, Akdağ Maden ve Keban Madenden yılda 693.589 kg gümüş elde edilmektedir.[5]

Bakır Madeni: Ergani Maden, Esseli, Göre ve Helvalı Madenlerinden yılda 2.076.801 kg bakır elde edilmekte, fakat geri yöntemlerle işletildiği için gümüşün %32’si, kurşunun %12’si, bakırın %40’ı kaybedilmektedir.

Abdülaziz Döneminde: Bursa, Söke, Sakız, Bozcaada ve Selanik’te linyit, Çanakkale, Bursa ve Kastamonu’da krom, Çanakkale’de manganez, Palu, Konya, İmroz ve Selanik’te simli kurşun. Malatya, Çanakkale ve Aydın’da bakır madenleri işletilmektedir.[6] 

c)     Kağıt

1827’de matbaanın açılmasıyla Yalova’daki ilk kâğıt fabrikası kurulmuştur. Fakat bu fabrika ihmal nedeniyle kapanmıştır. III. Selim zamanında kurulan Kâğıthane ve Beykoz kâğıt fabrikası kurulmuş ve maliyetlerini karşılayamadığı için kapanmıştır. Abdülmecit tarafından 1847’de İzmit’te kurulan kâğıt fabrikası ise işletme yönetiminin veresiye olması nedeniyle kapanmıştır.[7] 

d)    Para Sistemi

Osmanlı Devleti’nin yüzyıllardır uyguladığı paranın vezin ve ayarını düşürerek devlete ek gelir sağlama yöntemi, fiyatları kısa vadede etkilemezken, 1820’den sonra dış ticaret hacmini artması sonucu madeni parayla oynamalar günü gününe fiyatlara yansımaktaydı. 1844’te Tahsis-i Ayar para reformuyla bimetalizmi benimseyen Osmanlı’da 100 kuruş 1 Osmanlı lirasına eşitlenmiştir. İlk kaime ğ1840’ta piyasaya çıkarılmıştır. Kaime paradan çok tahvildir. %8 faiz getirisi vardır ve 8 yıl tedavülde kalmıştır. 1844’te basılan kaimeler %6 faizle, 1850’de çıkarılan 10 ve 20 kuruşluk kaimeler se ilk kağıt tecrübesi sayılabilir. Bu süreçte kaimeler değer yitirmeye başlayınca 1851’de bir miktar kaime Darphane’de yıkılır. 1854’te 10-20 kuruşluk ordu kaimeleri piyasaya sürülür. Kırım Savaşı’nın sonuna doğru kaime %30 değer kaybeder. Kaimeleri piyasadan çekmek için alınan borçların bir kısmı isyanların bastırılmasında kullanılınca işlem yarım kalır.[8] 

1860’ta Abdülaziz’in tahta geçmesiyle birlikte 2.5 milyon kese ( 1 kese 500 kuruş ) faizsiz kaime çıkarılmıştır. Eski kaimeler yenileriyle değiştirilmeye başlanmıştır. 1861’de sadrazamlığa gelen Fuat Paşa kaimeleri piyasadan çekmek için Osmanlı Bankası’ndan 8.800.000 liralık borcu %68 ihraç, %6 faiz ile alır. Kaimenin kaldırılması için Tebdil-i Kavaim İdaresi adıyla bir komisyon kurulmuştur. 1863’te Osmanlı Bankası banknot çıkarma yetkisi almıştır.[9]

19. yüzyıl Osmanlı ülkesinde beş tür tedavül vardı. Bunlar; zayıf akçeler, gümüş paralar ( akçe farkı nedeniyle istikrarsızdı ), 1840’tan sonra piyasaya sürülen kaime ve evrak-ı nakdîyeler ( 1915’ten itibaren piyasaya sürülen evrak-ı nakdîyeler Merkez Bankası kâğıt paralarına kadar piyasada kalmıştır ), 1863 Osmanlı parası banknotları (1847 yılına kadar piyasada ) kalmıştır.[10] 

1874’te devletin ödemek zorunda olduğu borç ve faizler toplam gelirin %80’ ine eşit idi. 1875’te Osmanlı Devleti tek taraflı olarak faizleri yarıya indirmiş, 1876’da ödemeleri durmuştur. 1878’de Berlin Kongresi’nde Osmanlı maliyesinin uluslararası komisyona devredilmesi kararlaştırılmıştır. Yabancı devletlerin baskısından kurtulmak isteyen Osmanlı idaresi Kasım 1879’da yerel alacaklılarla bir anlaşmaya vardı. Borçların ödenmesi için 6 vasıtasız vergi 1880 yılına kadar tahsis edilecekti. Böylece Düyun-u Umumiye idaresinin kurulmasına ilk adım atılmıştır.[11]

e)     Toprak

1846’da ilk ziraat nezareti kuruldu. Üç ay sonra Ticaret Nezareti’ne devredildi. 1847’de kız çocuklarının miri topraklarda varis olma hakkı tanındı. 1850’de Umuru Nafia Nezareti içinde Ziraat Meclisi kurulmuş, fakat bir yıl sonra bu da kaldırılmıştır.[12]

            1858 tarihli arazi kanunnamesi ile kişiye verilen devlet toprağı üzerinde ferdi mülkiyet hakkı tapuyla sağlanmaktadır. 1861-1862 kanunları ile devlet topraklarının satışı kolaylaşmış, 1870 nizamnamesiyle satış hakkı genişletilmiştir.1867 Mayıs’ında çıkan bir kanunla arazi mülkiyetinin veraset hakkı masrafsız hale gelmiştir. 1867’de çıkarılan bir kanunla yabancılar Osmanlı mahkemelerini tanımaları karşılığında İmparatorluğun her yerinde emlak ve arazi tasarruf hakkı kazanmıştır. 1880 tarihle bir kararla hazine devlet arazilerini özel çiftlikler olarak satmaya başlamıştır.[13]

 

 

 



[1] Gürsoy. Age., s.197.

[2] Gürsoy, age., s.198.

[3] Kipal-Uyanık, age., s.20.

[4] Kipal-Uyanık, age., s.21.

[5] Kipal-Uyanık, age., s.20-21.

[6] Kipal-Uyanık, age., s.21.

[7] Kipal-Uyanık, age., s.21.

[8] Kipal-Uyanık, age., s.22.

[9] Kipal-Uyanık, age., s.22.

[10] Kipal-Uyanık, age., s.22.

[11] Kipal-Uyanık, age., s.23.

[12] Kipal-Uyanık, age., s.23.

[13] Kipal-Uyanık, age., s.23.

Yorum Gönder

Daha yeniDaha eski