Tanzimat Dönemine Ait Bazı Önemli Olaylar 'Ticaret'

 


 


 TİCARET 

19. Yüzyıl içinde görülen iki olgu Osmanlı ekonomisinin dış ilişkilerinde hammadde ve yiyecek maddeleri satma ve mamul madde satın alma sürecinin yoğunlaşması bakımından elverişli bir ortam hazırlamıştır. Bunlardan birincisi Osmanlı hükümetlerince imzalanan ticaret sözleşmeleridir. İkincisi ise Osmanlı hükümetlerinin doğrudan yatırım ya da dış borç olarak aldıkları yabancı sermayedir. 16 Ağustos 1838 tarihinde imzalanan Türk-İngiliz ticaret antlaşması ile Osmanlı dış ticaret ilişkileri yeni bir sisteme tabi olmuştur. 19. Yüzyıl ticaret sözleşmeleri adını verdiğimiz bu yeni düzenleme ile Osmanlı devleti içerikleri ve hükümleri aynı olan ticaret sözleşmelerini 19. yüzyılda Avrupa’da yer alan hemen hemen her devletle ayrı ayrı imzalamıştır. 19. yüzyıl ticaret anlaşmaları sistemi, belirli değişikliklerle, 1914 yılına, Birinci Dünya Savaşı’na kadar 76 yıl yürürlükte kalmıştır.[1]

19. yüzyılda imzalanan anlaşmaların özünü anlamak için, imzalanan anlaşmaların ana maddelerini kısaca göstermemizde fayda vardır.

1) Kapitülasyonların yeni imzalanan ticaret anlaşmalarına aykırı olmayan hükümleri aynen uygulanacaktır

2) Anlaşmalarda yer alan en çok gözetilen ulus kaydı ile Osmanlı Devleti’nin herhangi bir devlete tanıyacağı ayrıcalık ve kolaylık kendiliğinden anlaşmayı imzalayan devlete de tanınacaktır.

3) Yabancı tüccar Osmanlı’nın her yerinde en çok gözetilen yerli tüccarla eşit hak ve kolaylıklardan yararlanacaktır.

4)  Osmanlı Devleti tekel koyma yetkisini kullanmayacaktır.

5) Osmanlı belirli malların ekonomik ve stratejik nedenlerle ihracını yasaklama yetkisini kullanacaktır.

6) Aynı şekilde Osmanlı Devleti ithalatta herhangi bir miktar sınırlaması koyma yetkisine sahip değildir.

7) Osmanlı’da yürürlükte olan iç gümrükler yabancı tüccara uygulanmayacaktır. Bu uygulamadan doğan gelir kayıplarını telafi etmek için ithalata ve ihracat gümrük oranları belirli oranlarda (%2 ve %9) artırılmıştır.

8) İthalata %5 (3+2), ihracata %12 (3+9) ve transit ticaretinde de %3 gümrük resmi alınacaktır.[2]

Avrupa ülkelerinin sanayilerini korumak amacı ile gümrük duvarlarını yükselttikleri ve miktar sınırlamaları koydukları yıllarda. Osmanlı hükümetleri, 19. Yüzyıl ticaret anlaşmaları nedeniyle, ekonomik gelişmenin bu önemli araçlarını kullanamamıştır.

1838 Antlaşması’yla Osmanlı topraklarından giden ihraç mallarına %9 iskele girişi,  %3’de gemiye yükleniş sırasında, ithal mallarınaysa karaya çıkışı %3, satış %2 olan rüsum daha sonra birleştirilerek ihraç mallarından %12, ithal mallarına %5 olarak belirlenmiştir.[3]

Tanzimat’a kadar ticari davalar şer’i mahkemelerde görülürdü. 1840’tan sonra ticari uyuşmazlıklara ayrı mahkemelerde bakılması kararlaştırılır. İstanbul Ticaret Nezareti’ne bağlı bir mahkeme yabancı tüccarlar arasındaki anlaşmazlıkları çözmek üzere Ticaret Meclisi adıyla çalışmaya başlar.

1848’de Karma Ticaret Mahkemesi kurulur. Bu mahkemede 14 üyenin 7’si de yabancı uyrukludur. Başkanı ise Ticaret Nazırı veya vekilidir.

Osmanlı topraklarında sermayesi paylara ayrılmış ilk anonim şirket Şirket-i Hayriye 1849’da 60 bin lira sermayeyle kurulur. 1856’da Bank-i Osmani ve Aydın İzmir Demiryolları Şirket-i Osmaniye’si kurulur. 

1850 yılında Kanunname-i Ticaret ilk özel hukuk kanunu çıktı. Bu kanun 1807 tarihli Fransız Ticaret kanununun I. ve II. bölümlerinin çevirisidir. Kanunun 10. Maddesinde kolektif şirketten bahsedilirken, şirketin tüzel kişiliğine ilişkin hüküm yoktur. Mevzuatta İslam hukukuyla bağdaşmamasına rağmen faiz benimsenmiştir[4].

1860’ta Ticaret Kanunname-i Hümayununa önemli bir madde eklenmiştir. Bu maddeyle tüm tüccarların mahkemelerine bakmak için Ticaret Nezareti gözetiminde Ticaret Mahkemesi kurulur. Ticaret mahkemelerinin üst yargı mercii İstinaf-ı Deavi-i Ticaret Divanı Temiz Mahkemesi olarak İstanbul’da kurulur. Mahkemeler 1876’dan sonra Ticaret Nezareti’nden alınarak Adalet Nezaretine devredilir[5]. 

1860-1861’de imzalanan yeni ticaret sözleşmelerinde ithalatın %8, ihracatın her yıl %1 düşürülerek 7 yıl sonra %1’de sabit kalmak üzere %8, transit resminin ise önce %2, 8 yıl sonra %1’e düşürülmesi belirlenmiştir.  Ticaret sözleşmelerinin süresi 28 yıl, gerekli değişiklerin 14 ve 21. yılda önerilmesi kararlaştırılmıştır[6]

1861’de Usul-i Muhakeme-i Ticaret Nizamnamesi, 1863’te Ticaret Bayriyye Kanunnamesi çıkar. 

1866’da Islah-ı Sanayi Komisyonu dağılmaya yüz tutan lonca yapılı zanaatı bir arada tutmak için kurulur. Ancak bu mümkün olmadığı için 1873’te dağılır. 1873’teki büyük buhranda diğer ülkeler ( İtalya 1878, Fransa 1881, İsviçre 1884, Romanya 1886, Belçika- İsveç 1887, bunları takiben Avusturya, Macaristan, Portekiz, Rusya ) dış ticareti sınırlayıcı gümrükler koyar. Ancak Osmanlı 1880’de tarifeleri yükseltmek istese de sonuç alamaz.[7] 

Avrupa’yla iktisadi ve mali bütünleşme sürecinin hızlanmasıyla birlikte, 1840’larda Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk kez olarak bankalar kurulmaya başlandı. Osmanlı İmparatorluğu’nda faaliyete geçen ilk banka 1844 yılında Londra’da bir grup İngiliz tüccar tarafından kurulan İzmir Ticaret Bankası’ydı. ( Commercial of Smyrna), 200 bin sterlinlik sermaye ile kurulan banka İzmir bölgesindeki Avrupalı ve diğer tüccarların artan ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyordu[8]. Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk banka ise Galata Bankerleri tarafından 200 bin sterlinlik sermayeyle ve devlet desteği ile kurulan Dersaadet Bankası’ydı ( Banque de Constantinople ). Yaşanan kriz neticesinde bu banka 1852 yılında ciddi manada borç bırakarak kapanmak zorunda kalmıştır[9]. Fransız ve İngiliz sermayesiyle kurulan Osmanlı Bankası bu sahadaki çalışmaların ilk örneği olarak görülmektedir. 1863 yılında banknot basma yetkisini de eline alınan banka, Osmanlı mali piyasasında kısa zamanda güçlü bir müessese haline gelmiştir. Osmanlı Bankasının evrakları 1947 yılına kadar piyasalarda işlem görmeye başlamıştır[10]. 

Aşağıdaki Tablo 7’de Osmanlı Devleti’nin gelir, gider ve bütçe açığını incelemekte fayda vardır.

                                   Tablo:7 BÜTÇE ( Kuruş)

Mali Yıl

Gelir

Gider

Bütçe Açığı

1841-1842

562.911.000

567.074.000

-4.163.000

1846-1847

625.000.000

624.718.145

+281.855

1847-1848

653.500.000

668.763.404

-15.263.404

1848-1849

666.230.000

704.816.642

-38.586.462

1849-1850

710.000.000

798.998.000

-88.988.000

1856-1857

888.053.500

929.362.500

-42.309.000

1859-1860

1.161.357.000

1.367.198.204

-205.822.204

Kaynak: Ulaş Kipal-Özgür Uyanık, Türkiye Milli İktisat Tarihi (Devletçilik), s.19.

            Verilen bilgilerde en büyük bütçe açığı 1859-1860 döneminde 205.822.204 lira olarak görülmüştür. Sadece 1846-1847 yılında bütçe 281.855 lira ile açık vermemiştir. Osmanlı maliyesi 1847-1860 yılları arasında sürekli bütçe açığı vermiştir.



[1] Melih Gürsoy,  Dünyadaki Büyük Ekonomik Krizler ve Türkiye Ekonomisine Etkileri, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi Yavuz Argıt Bölümü, Dem. No. 110051, İzmir, s.195.

[2] Gürsoy, age., s.195.

[3] Kipal-Uyanık, age., s.17.

[4] Kipal-Uyanık, age., s.18.

[5] Kipal-Uyanık, age., s.18.

[6] Kipal-Uyanık, age., s.19.

[7] Kipal-Uyanık, age., s.18-19.

[8] Pamuk, age., s.229.

[9] Pamuk, age., s.229

[10] Önsoy, age., s.39-44.

Yorum Gönder

Daha yeniDaha eski